Konstantinopolis’in 1.500 Yıllık Görkemli Mirası

Uzman rehberimizin anlatımlarıyla ayrıcalık kazanan bu turumuz, anıtsal mabetleri, göz alıcı mozaikleri, gizemli sarnıçları, bir zamanlar dünyanın merkezi olarak görülen patrikhanesi, nefleri, atriumları, narteksleri, pandantifleri, muhteşem galerileri ve şaşırtıcı hikâyeleriyle artık bir İstanbul klasiği…

Kariye (Chora) Kilisesi, 534 yılında Justiniaus döneminde Aziz Theodius tarafından manastır olarak yapılmıştır. 11. yüzyılda yeniden inşa edilmiş 13. yy’da Latin istilalarına maruz kalan manastır 14. yy’da onarılmıştır.  İstanbul’un fethinden sonra 1511 yılında camiye tevdi edilmiştir. 1948 yılından beri “Kariye Müzesi” olarak hizmet vermektedir. Mozaik ve freskleri Bizans resim sanatının son dönemine aittir. Derinliği, figürlerin hareketi, plastik değerlerin verilişi ile çok özel bir tarzı vardır. Konuları Hz. İsa’nın hayatı, Meryem’in hayatı ile ilgilidir.

Turumuzun finalinde yine ilginç bir mekân var: Haliç kıyısındaki keyifli bir bahçe içindeki beyaz gövdeli tarihî mabet, İstanbul’daki tek Bulgar Ortodoks Kilisesi… Rum Ortodoks Kilisesi’ne yakınlığı nedeniyle uzun sürecek bir inşaatın Rumların tepkilerine neden olabileceği endişesiyle dâhice bir çözüm bulunmuş. Stefan Kilisesi adıyla da anılan Bulgar Ortodoks Kilisesi, 1871’de Viyana’da dökme demir prefabrik malzeme ile inşa edildikten sonra Tuna Nehri üzerinden deniz yoluyla Haliç kıyısında getirilip birkaç haftada monte edilmiş. İçindeki sütun ve asma katlar ile döşemeleri de dâhil olmak üzere, tümüyle demir ve döküm olan kilise, Patrikhane’den ayrılan Bulgar cemaati tarafından halen kullanılıyor. Bizlere de kadim şehrin kültür hazinelerini keşfetmek düşüyor.