“Artık tramvayın camından dışarı bakarken, lila etekleri ve ipek eşarpları ile evlerine koşturan Osmanlı hanımefendilerine başınızla selam verecek, küçük çocukların peşinden tatlı bir telaşla koşturan dayelere gülümseyecek, ağır adımlarla dairelerine dönen efendilere hayırlı günler dileceksiniz. Divan Yolu’ndan tarih ile geçecek, anı ve hikayeleri tarihten geçemeyeceksiniz…”

Heybetli meşelerin, Osmanlı ahalisini serin gölgelerinden şehir merkezine yolcu ettiği “Meşe Yolu”, diğer bir adı ile “Divan yolu”, halen binlerce yıllık görevinin başında. Bugün yürüyenler kadar, tramvay yolcularını da gidecekleri yere kadar selamlayan tarihi yol; kollarını Yeni Cami’ye dolar, Eminönü’nde soluklanır, Aksaray’a gülümseyen bir bakış atar.

“Divanyolu”nda yürümek, hele ki gece yürümek, tarihi adımlamak, nostalji ile sarmalanmak, geçmişin seslerini dinlemektir. Ay ışıklarının nostaljik atmosferi etrafınızı sararken, asırlık bir başkentin sayfalarını karıştırırken, kimi halen şaşırtan kimi ilk kez duyulan yüzlerce hikayeyi duymaktır, saray masallarına hayran kalmaktır.

Birkaç adım atıp yüzünü geceye çevirmiş kıymetli miras Yeni Camii ile karşılaşmak, köşeyi dönüp hükümdarların türbelerinde dua etmek, birkaç dakika sonra Bab-ı Ali’de nefeslenmek, sıcak bir akşam kahvesi içmek, sonra külliyeler ve hamamlar arasında film tadında, sanatla ve mehtapla harmanlanmış bir yolculuğa çıkmaktır “Divanyolu”nda yürümek.

Siz de bu yolda yıldızlar eşliğinde bizimle yürümek isterseniz, davetlimizsiniz.